Fibroblast

Turkish Wellness, Türkiye’de sağlık turizminin öncüsü…

“Fibroblast nedir?” derseniz; “Vücudumuzda bağ dokusu adı verilen hücreler arasındaki dokunun ve kollajenin üretimiyle görevli hücrelerimizdir” diyebiliriz. Hücreler arası doku (extracellular matrix) ve kollajen, birlikte, hücrelerden doku oluşturulmasını, bu yapıların devamlılığını, dokuların elastik özelliklerinin sürdürülebilirliğini ve bu dokularda oluşan hasarların onarımını sağlarlar. Bu nedenle fibroblastlar vücudumuzun en önemli bağ dokusu elemanlarıdır.

Fibroblastlar aktif hücrelerdir. Sentezleyip salgıladıkları pek çok madde arasında glikozaminglikanlar, kollajen maddeleri, elastik maddeler, ağ dokusu (retiküler) yapıtaşları ve glikoprotein maddeleri sayılabilir.

Fibrositler ise dokuda bulunan ve fibroblastların aktif olmayan hücre tipleridir. Doku hasarı oluştuğu zaman fibrositler uyarılır ve fibroblastlara dönüşerek çoğalırlar. Salgıladıkları maddeler ile doku hasarının onarımında rol alırlar. Fibroblastlarımızdan “bedenimizin çok becerikli ve çalışkan restorasyon mimarları” diye de bahsedebiliriz.

Peki, bizim için çalışmaya bu kadar istekli hücrelerimiz olan “Fibroblastlar vücut dışında çoğaltılabilir mi?” sorusuna “Evet, çoğaltılabilir” yanıtı hepimiz için sevindiricidir.

Çünkü fibroblastlar biopsi ile kolayca alınabilirler. Laboratuvar ortamında ve hücre kültürü denen kontrollü üretim sürecinde çoğaltılabilirler. Bu hücreler tam farklılaşmamış ancak potansiyelleri yüksek hücreler oldukları için kültür ortamında hızla çoğalabilirler ve dondurularak saklanabilirler. Zaman zaman donmuş halden çözdürülerek kullanılabilirler ve tekrar dondurulabilirler. Bu hücre üretme işlemine hücre pasajı denir. Pasaj işlemi belli sayıda yapılabilir. Fibroblast hücreleri, tekrar dondurulup saklanma özelliği sayesinde tıbbın gelişimindeki deneysel çalışmalar için de çok iyi bir kaynak oluşturmaktadırlar.

Fibroblast hücreleri günümüzde neden daha önemli hale geldi?

Ciltteki yara iyileşmesinden ve rejenerasyonundan (yeniden oluşma) sorumlu olan fibroblastlar, bu nitelikleriyle yeni tedavi, onarım ve iyileştirme seçeneklerinin artmasında adeta başrolü oynayan yıldız oldular.

Estetik alanında büyük ilgi gören fibroblastlar, bağ dokusunun esas hücreleri olarak cildin elastikiyetini ve yapısal sağlamlığını güçlendiren molekülleri salgılarlar; cilt dokusunun nem miktarını korumada etkin görev üstlenirler. Salgıladıkları bu moleküller anti-aging (yaşlanmayı geciktirici) ürünlerin ve tedavilerin geliştirilmesinin ana kaynağını oluştururlar.

Doğaldır ki insan cildi 25 ile 30 yaşlarından sonra biyolojik olarak değişim sürecine geçer. Hücreler arası dokuların önemli yapıtaşları olan kollajen, hyaluronik asit ve elastinler azalmaya başlar. Bu durumda yaş ilerledikçe cilt de incelmeye başlar, cildin dolgunluğu ve elastik özelliği azalır. Sonuç; ciltte kırışmaların başlaması ve zamanla derinleşmesidir. Her 8-10 yılda bir ciltteki fibroblast oranı %10-15 oranında azalmaya devam eder.

Fibroblast hücrelerinin ürettiği Kollajen hücreler arası doku sağlamlığının önemli kriteridir. Yaş ilerledikçe bağ dokusunda bulunan fibroblast hücreleri azalır. Buna bağlı olarak yardımcı maddeleri salgılama özellikleri de azalır. Elbette, pek de sevimli olmayan bu gidişatı önlemenin yolları mevcuttur. Dokuların elastikiyeti ve yenilenme gücü azalınca, devreye rejeneratif teknikler girer. Kişinin cildinde bulunan kendi fibroblast hücreleri, bu amaca ulaşmak için yine kişinin kendisine enjekte edilebilir. Genç yaşlarda iken alınan fibroblastların dondurularak saklanması işlemi en güvenilir yoldur.

Bu yöntemle saklanan fibroblastlar uzun yıllar canlılıklarından en ufak bir kayıp olmadan saklanabilir ve tekrar tekrar kullanılabilir. Donmuş halden çözdürülerek kullanılan fibroblastlar, cilde tekrar enjekte edildiğinde, hücreler arası dokunun tüm ihtiyaç duyduğu bileşenleri ve molekülleri üreterek ortama verirler. Bu işlem sonucunda cildin elastisitesi (esneklik) artar ve yapısal direnç kazanımı yükselir. Cilt daha sağlıklı görünür ve  yaşlanma süreci yavaşlatılmış olur.

Bu tip bir “anti-aging” işlemi kişinin kendi biyolojik rezervi kullanıldığı için en doğal yöntem olarak kabul edilmektedir.

Yaşamınızda güzellik hiç eksilmesin…